Seçimler 14 Mayıs’ta yapılacak, eğer Cumhurbaşkanı birinci turda seçilemez ise ikinci tur iki hafta sonra gerçekleştirilecek.
2021 Aralık’ta düşük faiz (enflasyon altında seyreden negatif reel faiz) politikasının tercih edilmesinin ardından kurlarda hızlı bir yükseliş ortaya çıkmış bu da ekonomi yönetimi tarafından “rekabetçi kur” olarak adlandırılmıştı: Amaç ihracatı artırarak döviz fazlası vermekti. Döviz fazlası kurlardaki yükselişi durduracak ve kur artışının tetiklediği yüksek enflasyon platosundan tekrar düşük enflasyon platosuna geçilecekti. Ancak hedeflenen gerçekleşmedi. Cari açık (döviz açığı) yıllık 55 milyar dolar gibi rekor düzeylere ulaştı. Bu artışta enerji fiyatlarındaki artış da etkili oldu. Ancak yurtiçi harcama artışı odaklı ekonomik büyüme cari açığı artıran en önemli etkenlerden biriydi. Büyüme üretim artışı, üretim artışı da ithalat artışı demektir. Çünkü üretim yapımız doğrudan ve/veya dolaylı ithalata bağlı…
Tabii ki bu kadar yüksek cari açık verilen süreçte kurların nasıl “yatay” seyretmeye devam ettiği merak edilebilir. Bunun birkaç nedeni var: Birincisi TCMB’nın doğrudan/dolaylı döviz satışları. İkincisi de TL kredi kanalının, özellikle ithalatçı ve ithalatı destekleyecek harcamaları finanse etmek için kullanılmasının yolunu kesmek. Ek olarak da dövizin kontrollü satışını sağlamak.
Seçimlere kadar en azından döviz kurlarında yatay bir hareketin veya çok küçük yukarı yönlü hareketlerin olmasını bekliyoruz. Ancak bu sürecin aynı politikaları sürdürerek seçimlerden sonra devam etmesi çok zor. Çünkü TCMB’nin döviz rezervleri swap adı verilen borçlanma ile biriktirilmiş dövizler. Diğer taraftan 196 milyar USD bir yıl içinde çevrilmesi gereken kısa vadeli dış borç söz konusu. Cari açığı da buna eklediğinizde yıllık yaklaşık 250 milyar USD finansman bulmak zorundayız. Dolayısıyla bu sürdürülebilir bir durum değil…
Seçimlerden sonra mevcut yönetimin iktidarda kalması durumunda aynı politikalara devam etmesi muhtemel. Ancak bu durumda kurlarda ciddi bir yükseliş kaçınılmaz olabilir. Bu da zaten yüksek seyreden enflasyonun yüksek kalmaya devam etmesi demektir. Mevcut politikaları devam ettirmek için dövizi tutmak gerekiyor ki bu, sermaye kontrollerini sıkılaştırmak ve/veya TL kredi musluklarını kapatmak ile mümkün görünüyor. Bu da ekonomik faaliyetlerin daralması ve ekonomide nakit akışlarının bozulması anlamına geliyor.
Sadi Uzunoğlu'na ait diğer içerikleri okumak için:
Yorum Yazın
Konuyla ilgili sormak ya da eklemek istedikleriniz için yorum bırakabilirsiniz.