Zaman zaman ekonomide duraklama, gerileme veya ilerleme olması normaldir; ancak negatif istikrar, ekonomide ciddi sorunlara yol açabilir.
İçindekiler
Aslen Fransızca bir kelime olan resesyon, durgunluk ya da gerileme anlamına gelir. Ekonomik resesyon ise iktisadi büyümenin belirli bir süreliğine negatif olarak seyretmesini tanımlayan kavramdır. Bir ülkenin ekonomik faaliyetlerinde en az altı ay süreyle gerileme yaşamasına bağlı olarak ortaya çıkan bazı durumlar resesyona yol açabilir. Gayrisafi yurt içi hasılanın düşmesi, ekonomik faaliyetlerin duraklaması ve istikrarlı bir konjonktür dalgasında izleyen iktisadi canlılığın ılımlı daralma aşamasına geçmesi bu durumlara örnek olarak gösterilebilir.
Makroekonomik göstergeler |
---|
Reel gelir |
İstihdam oranları |
Endüstriyel üretim |
Perakende ve toptan ticaret verileri |
Resesyona girmek, ülke ekonomisinde atıl kapasitenin bulunması ya da uzun vadeli büyüme oranlarında düşük seviyelerde ilerleme kaydedilmesi hâlinde de gerçekleşebilir. Ülke ekonomisindeki büyüme, nüfus artış hızından düşük olduğunda kişi başına düşen millî gelir azalabilir. Reel gelir, istihdam, üretim, perakende ve toptan ticaret verileri gibi makroekonomik göstergeler, ekonomide resesyon ölçümlemeleri arasında yer alır.
Bir ülkenin yaşadığı ekonomik gerileme, belirli bir süre devam ettiği takdirde resesyon olarak kabul edilir. Kimi ekonomistlere göre bir ülkenin ekonomisi birbiri ardına gelen iki çeyrek dönem içerisinde daralma gösterdiğinde resesyon gerçekleşir. Ekonomik durgunluğun genel olarak altı ay veya daha uzun sürdüğü gözlemlenmiştir.
Reel gayrisafi millî hasılanın (GSYİH) iki veya daha fazla çeyrek yıllık periyotta arka arkaya negatif büyüme göstermesi de resesyon olarak kabul edilir. Uzun süreli bir resesyon, ekonomik çöküş olarak da nitelendirilebilir. Tüm dünya ülkelerine gerekli durumlarda finansman sağlayan Uluslararası Para Fonu (IMF) ise ekonomik durgunluk göstergelerini ölçümlemek için zaman aralığını bir kıstas olarak kabul etmemektedir.
Bir ekonomide iktisadi faaliyetlerin uzun süreli olarak aşağı yönlü olması hâli depresyon olarak kabul edilir. Yani ekonomideki daralma ılımlı değil şiddetli ise bu durum depresyon olarak adlandırılabilir. Depresyon ile resesyonu birbirinden ayıran iki önemli nokta mevcuttur. Bunlardan ilki resesyonun ekonomik faaliyetlerde kısa süreli bir küçülme olmasıdır. Bu durum, genellikle iki çeyrek ila birkaç yıl arasında sürer.
Depresyon ise daha uzun süreli bir ekonomik çöküşe işaret eder. Örneğin Kuzey Amerika ve Avrupa merkezli Büyük Depresyon (Büyük Buhran), 1929’da başlamış ve 1930’lar boyunca etkisini göstermiştir. Uzun süre devam eden resesyon, depresyona dönüşür.
Ekonomik durgunluk, ülkelerin büyüme verilerini yansıtan grafiklerin takibi ile ölçümlenir. Bu bilgiler ışığında yaşanan durumun resesyon olup olmadığı belirlenir; söz konusu şartlardan kurtulmak için bir yol haritası çizilir. Ülke ekonomilerini durgunluğa sürükleyen bazı etkenler şu şekilde sıralanabilir:
Bu gibi durumların ülkelerin ekonomik durgunluk dönemine girmelerine yol açan temel sebepler olduğu söylenebilir. Resesyonun sonuçlarına bağlı olarak ülkelerin ekonomik koşullarında negatif değişimler yaşanabilir. Bunun yanı sıra söz konusu durgunluk öncesi hem ülke piyasalarının hem de finans işlemlerinin durgunlaştığı ve riskli tabloların oluşabildiği gözlemlenmiştir.
İktisadi döngünün bir parçası olan resesyon, ekonomiyi doğrudan etkiler. Ekonomik gerileme dönemlerinde borsada genel anlamda düşüşler yaşanabilir; hisse fiyatlarında geri çekilmeler söz konusu olabilir. Bunun yanı sıra ekonomik durgunluk endişesi spesifik yatırım araçlarını doğrudan etkileyerek küresel piyasa dengelerini de bozabilir. Borsa dünyasını etkisi altına alan resesyon, altın ve döviz fiyatlarında olağan dışı dalgalanmalarla da sonuçlanabilir.
Küresel ekonomi, 1870 yılından bu yana 14 kez resesyona girmiştir. Bu ekonomik durgunluk dönemlerinin dünya çapında daralmalara ve mali krizlere yol açtığından bahsedilebilir. 1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı, tüm dünyayı etkisi alan küresel bir ekonomik durgunluk sürecini tetiklemiştir. Devletler arası askerî tansiyonun yükselmesi ile global piyasalarda ciddi finansal krizler yaşandığından da söz edilebilir. Yatırımcılar, sahip oldukları menkul kıymetlerin nakdî karşılığını alamayacaklarından endişe ettikleri için yüklü satışlar yaparak borsadaki dengelerin bozulmasına yol açmıştır. Bu durum, Londra ve ABD borsalarının 4-5 ay kapalı kalmasıyla sonuçlandı.
2019 yılında yaşanmaya başlanan COVID-19 pandemi süreci, gelmiş geçmiş en büyük ölçekli küresel ekonomik gerileme dönemlerinden birinin yaşanmasına sebep olmuştur. Uygulanan seyahat kısıtlamaları, toplu hâlde bir araya gelmenin yasaklanması gibi önlemler ekonomik faaliyetlerin ciddi şekilde olumsuz etkilenmesine yol açtı. Bu durum, dünyada resesyon dönemine girilmesini tetiklemiştir.
Türkiye’de ekonomik duraklama dönemleri genellikle dört çeyrek boyunca sürmektedir. Bazı durumlarda bu sürenin 3 ya da 5 çeyrek dönemi bulduğu gözlemlenmiştir. Türkiye’deki resesyon dönemleri ve küçülme oranlarını aşağıdaki tabloda bulabilirsiniz:
Dönem | Küçülme Oranı |
---|---|
1994-1995 | %6,4 |
1998-1999 | %3 |
2001-2002 | %6,4 |
2008-2009 | %7,1 |
2018-2019 | %2,2 |
Dünyada yaşanan ekonomik ve/veya politik gelişmeler, Türkiye açısından da olumsuz sonuçlara yol açmıştır. 1998-99 ekonomik duraklama sürecinin Asya ve Rusya krizlerinin etkisiyle ortaya çıktığı bilinmektedir. 2008-2009 yılları arasında gerçekleşen mortgage krizinde dolarda resesyon yaşanmış, bu durum tüm dünyayı ekonomik açıdan negatif yönde etkilemiştir.
Resesyondan korunmak için hem ülke çapında hem de bireysel olarak alınabilecek bazı önlemler vardır. Ulusal bazda yapılması gerekenlerden biri istihdam artışı sağlamaktır. Enflasyon artışı ile mücadele politikalarının benimsenmesi bu süreçte etkili olur. Ekonomik kriz ihtimaline karşı plan ve modelleme yapılması da resesyona karşı alınabilecek önlemler arasındadır. Etkin bir planlama ile piyasada canlılık sağlayarak resesyonun etkilerini azaltmak mümkündür.
Bütçe planlaması, bireysel önlemler arasında önemli bir yere sahiptir. Bu dönemden zararlı çıkmamak için borç ve faiz hesaplaması yapmak faydalı olur. Acil durum fonları oluşturmak da ekonomik daralmaya karşı alınabilecek önlemler arasındadır. Harcamaları planlı bir biçimde yaparak bütçenizin resesyondan zarar görmesini önleyebilirsiniz. Resesyon döneminde yatırım ve varlık kontrolü yapmak da önemlidir.
Ekonomik durgunluklar kimi uzmanlar tarafından önceden tahmin edilebilirken kimileri için de aynı durum mümkün değildir. Örneğin; COVID-19 salgınını öngörülemeyen bir gelişme olarak nitelemek mümkündür. Buna rağmen zorlu dönemlerin yaklaştığına dair bazı göstergelerin varlığından bahsedilebilir.
Tüketici güvenindeki düşüş, artan işsizlik ve borsada yaşanan ani şoklar bu belirtilere örnek olarak gösterilebilir. Bu gibi durumlar, yaklaşan bir ekonomik durgunluğun en önemli işaretlerindendir. Ekonomik gerileme döneminde bireysel olarak mücadele etmek de mümkündür. HangiKredi üzerinden kredi hesaplama araçları ile kefil pozisyonu, faiz tutarı, kredilendirme ve yıllık maliyet oranı hakkında da bilgi sahibi olabilir; kişisel acil durum fonu oluşturabilirsiniz.
Yorum Yazın
Konuyla ilgili sormak ya da eklemek istedikleriniz için yorum bırakabilirsiniz.