Yazıma başlamadan önce 2022 yılının önce sağlık sonrasında mutluluk, huzur, başarı ve bereket getirmesini diliyorum.
İçindekiler
Yeni bir yıla girdik ama yatırımcıların cevap aradığı bir soru var ki; o soru 2021 yılının son çeyreğinden beri bizimle yaşıyor:
“Paramı nerede değerlendireyim?”
”Hangi yatırım aracı bana getiri sağlar?” Sorması kolay da cevaplaması çok zor bir soru bu.
Sadece Türkiye’de değil dünyada da yatırımcıların getiri aradıkları bir gerçek.
Yüksek enflasyon ve uygulanan para politikaları sonucu ortaya çıkan “Negatif Reel Faiz” Türkiye’de bu sorunun daha da sık sorulmasına neden oluyor.
Veriler üzerinde konuşalım.
TÜİK verilerine göre 2021 yıl sonu enflasyonu TÜFE’de %36.1. Merkez Bankası tarafından belirlenen politika faizi ise %14. Bankaya gidip paranızı 20 Aralık 2021 günü uygulamaya alınan “Kur Korumalı TL Mevduat” ta değerlendirmek isterseniz alacağınız maksimum faiz bugün itibari ile %17. Klasik mevduat faiz oranları ise maksimum %20 seviyesinde seyrediyor. Yani maça 16 puan (Yazı ile on altı) eksi başlıyorsunuz.
İşin daha ilginç iki tarafı var. Bunlardan birincisi vatandaş, açıklanan bu enflasyonun kendisini temsil etmediğini, kendisinin enflasyonun TÜİK tarafından açıklanan enflasyondan çok daha yüksek olduğunu belirtiyor. İkinci husus ise şu; açıklanmış olan %36’lık enflasyon tepe noktası değil. Herkes biliyor ki enflasyon en azından bir süre daha yükselmeye devam edecek. Ve herkes emin ki yakın zamanda Türkiye’de tek hane enflasyon hayalden bile öteye geçti. Ekim- Kasım aylarında %7-8 düzeyinde seyreden negatif reel faiz, bugünlerde %16-19 aralığına geldi. Ve bu oran daha da yükselecek.
Bu nedenle son zamanlarda yatırımcıların birikimlerini "Kur Korumalı TL Mevduat"ta (KKM) değerlendirme eğiliminin yükseldiği görülüyor. KKM büyüklüğü 200 milyar TL'yi aşmış durumda. Yatırımcıların şimdilik TL birikimlerini KKM'ye dönüştürdükleri görülüyor.
Bugünlerde gördüğüm borsaya ilginin bir kez daha canlanmakta olduğu. Enflasyondan korunmak ve TL bazlı rekorlar kırsa da dolar bazında çok çok düşük seviyelerde olan Borsa İstanbul’dan hisse senedi alma fikri yatırımcıların bir bölümüne daha sıcak gelmeye başladı. Hisse senedi piyasasının tecrübeleri ya da finansal okur yazarlık anlamında kendini geliştirmiş olan yatırımcılar temettü gelirini de hesaplamalarına dahil ediyorlar. Ancak burada da bir başka acı gerçek ile yüz yüze kalıyoruz: Borsa’da neredeyse yabancı yatırımcı kalmadı. Yurt dışından gelen taze para neredeyse yok. Yerli yatırımcıların birikimleri ile Endeks’in çok iyi bir performans göstermesi hiç de kolay değil. Diğer taraftan ABD Merkez Bankası FED’den gelen açıklamalar önümüzdeki dönemde dünyada riskli varlıklardan kaçış ya da daha hafif ifade ile uzak durmayı beraberinde getirebilir ki bu, dünyada borsalarda bir satış baskısını yaratabilir. Denebilir ki; yahu bizim borsa zaten gitmedi ki. Haklılık payı da olur bu görüşün ama bir süre korunaklı alanda kalabiliriz. Olası düşüşler bir teknik düzeltme hareketi değil de bir trend oluşturursa Borsa İstanbul da bundan payına düşeni alır. Onun için orta ve uzun vadeli yatırımcılar için hisse senetleri piyasası cazip ama kısa vadeli getiri arayanlar çok dikkatli olmalı. Bu konu ile ilgili son not: Lütfen aracı kurumları Araştırma Bölümleri ile görüşün. Önerdikleri, beğendikleri hisse senetlerini sorun. Model portföylerini inceleyin. Ulaştığınız sektör ve şirket raporlarını okuyun. Sizin almayı düşündüğünüz hisse senetleri varsa onlarla ilgili yatırım danışmanlarının, araştırma ekibinin görüşlerini öğrenin. Kulaktan dolma iş yapmayın. Her para kıymetlidir. Yatırımlarınıza doğru yön verebilmek için profesyonel ekiplerden yararlanın.
Gelelim altın yatırımcısına. Altın, dünyada her zaman enflasyondan korunma için satın alınan bir ürün olmuştur. Dünyada enflasyon yükseliş eğilimine girdiğinde altına olan talep artar. Bugüne kadarki analizler bunu bize net olarak gösteriyor. Ancak içinde bulunduğumuz günlerde altın konusunda da kafalar karışık. ABD Merkez Bankası FED, 2022 yılında hatta daha da sonrasında uygulayacağı politika setini net biçimde ortaya koydu. Dünyada hesapta olmayan, çok olumsuz ve sürpriz gelişmeler yaşanmaz ise bu politika uygulanacak. Uygulanacak olan politika dünyada “doların güçlenmesi” anlamına geliyor. Ve yine biliyoruz ki; uluslararası alanda dolar ile altın fiyatlaması ters yönlü. Dolar güçlenirse altın zayıflar, yani fiyatı düşer. Uzmanların pek çoğu 1,800 USD seviyesinde seyreden altın fiyatlarının 2022 yılında ortalamada bu seviyenin daha altında hareket edebileceğini düşünüyorlar.
Ve gelelim döviz konusuna. Türkiye için cevabı en bilinmeyen konu. Para politikasında atılan yanlış adımlar maalesef çok yüksek seviyelerde döviz fiyatlarını ve o da çok yüksek seviyelerde enflasyonu doğurdu. Net bir iletişim ne yazık ki sağlanamıyor ancak kişisel olarak benim çıkarımım 2022 yılının ilk çeyreğinde TCMB’nin faiz konusunda bir adım atmayacağı yönünde. Zaten atmaması gerektiğini yazmaya da gerek yoktur herhalde. “Kur Korumalı TL Mevduat” başta olmak üzere geliştirilen bazı ürünler (farklı riskleri taşısa da) kurda bir dengelenmeye katkı sağladıklarını görüyoruz. En azından bireysel yatırımcının döviz talebinde yavaşlama var. Dövizde yaşanan bu dengelenme için zaten ekside olan Merkez Bankası rezervlerinin satılmaya devam edildiğini de buraya not düşelim. Ne yazık ki Merkez Bankası’nın net rezervi rekor kırdı.
Ekonomi yönetiminin kafasında Nisan-Mayıs ayları var ve zaman zaman bunu da dillendiriyorlar. Sanırım o aylarda cari denge’nin fazlaya döneceğini, turizm sezonunun açılması ile birlikte ülkeye gelecek dövizin arz tarafını rahatlatacağına yönelik bir strateji var. Bildiğim tek şey; enflasyon gibi döviz kurlarında da tek haneli bir seviye görmemiz mümkün görünmüyor. Başta TCMB olmak üzere olası bu senaryonun da istenmediğini not edelim. Hızlıca geri çekilme döviz kurları veya bir başka ifade ile değerlenen TL ihracat için bir risk oluşturur. Kurlar belli bir seviyeye gerilerse Merkez Bankası’nın alım yönünde harekete geçeceğini ve eksi olan net rezervindeki eksiyi azaltmayı amaçlayacağını düşünüyorum. Döviz kurlarını bir süre daha olabildiğince sakin bir bantta kalması sağlanmaya çalışılacak. Ama sonrasında FED’den gelecek adımlar ve buna karşılık TCMB’nin vereceği tepkiler döviz kurlarının seviyesini belirleyecek. Ben hızlıca olmasa da yönün yukarı olduğunu düşünüyorum. Ancak 17-18 TL’den döviz alan ciddi sayıda bireysel yatırımcının olduğu görülüyor. Panik havasında verilen yatırım kararlarının genelde istenilen sonucu doğurmadığını da bir kez daha yaşayarak öğrendik.
Mert Yılmaz'a ait diğer yazıları okumak için;
Yorum Yazın
Konuyla ilgili sormak ya da eklemek istedikleriniz için yorum bırakabilirsiniz.