Yatırımcılar, kararlarını geleceğe yönelik tahminlere göre verir; gelecek ise bazı olası riskleri ve fırsatları barındırır.
İçindekiler
Üretim ve tüketim faaliyetlerini inceleyen ekonomi, mikro ve makro olmak üzere ikiye ayrılır. Mikroekonomi alanında tüketiciler, firmalar ve endüstrilerin iktisadi verilerine odaklanılır. Makroekonomide ise toplam üretim, tüketim, tasarruf, yatırım, gelir ve istihdam gibi daha büyük çaplı veriler incelenir. Ülke ekonomisinin bir bütün olarak ele alındığı bu disiplininin kurucusu ise iktisatçı John Maynard Keynes’tir. 1930’lu yıllarda fikirlerini paylaşan Keynes, toplam talep kavramını öne sürerek ekonomi bilimine yeni ve genel bir boyut kazandırmıştır.
İktisat bilim dalının iki kolu olan mikroekonomi ve makroekonomi hakkında daha detaylı bilgi için linke tıklayın!
Makroekonomi ve yatırım kararları arasında doğrudan bir ilişki bulunur. Makroekonomik veriler, tıpkı domino taşları gibi birbirini etkiler. Örneğin Merkez Bankası faiz artırma kararı aldığında borçlanma maliyetleri yükseldiği için yatırımcılar tasarrufa yönelir. Böylece tüketim azalır ve talep yönlü enflasyon dengelenir. İzleyen başlıklarda işsizlik, enflasyon ve faiz gibi makroekonomik göstergelerin yatırım süreçlerine olan etkisini ayrıntılarıyla görebilirsiniz.
Ekonomideki makro gelişmeler, çok sayıda etkene bağlıdır. Mesela enflasyon dönemlerinde artan üretim ve işçi çalıştırma maliyetleri nedeniyle istihdam verileri olumsuz seyredebilir. Benzer şekilde faiz kararlarından dolayı enflasyon rakamları ve fiyatlar artabilir. Birbiriyle bağlantılı olan bu faktörler, makroekonomi ve yatırım arasındaki bağı gösterir. İşsizlik, enflasyon ve faizin yatırımcılara etkisi şöyledir:
Makroekonomik indikatörler arasındaki faize ayrı bir parantez açalım. Bu kapsamda politika ve banka faizi olmak üzere iki ayrı gösterge bulunur. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) tarafından belirlenen politika faizi, mali kuruluşların kredi şartlarına yön verir. Söz konusu oranla birlikte bankaların kredi faizleri de yükselir. Ayrıca beklenti çapası** yoluyla geleceğe dönük istikrar algısı oluşur. Böylelikle yatırımcılar, azalan belirsizlik sayesinde alım satım kararlarını daha kolay verebilir.
Ekonomik döngüler; büyüme, durgunluk ve dönemler arası geçiş adımlarından oluşur. Büyüme zamanlarında işletmeler ve bireyler, genellikle kârlarını artırırak yeni yatırımlar yapar. Ancak durgunlukta talep düşebilir, firmalar gelir kaybı yaşayabilir ve yatırım kararları ertelenebilir. Makroekonomik veriler durağan olduğunda görece güvenli yatırım araçlarına yönelebilirsiniz. Bunlar arasında tahviller, emtialar ve gayrimenkul yer alır. Büyüme ve geçiş dönemlerinde ise risk toleransınızı artırabilir, portföyünüzü zenginleştirerek dengeli bir strateji izleyebilirsiniz.
Hükûmetler, işsizlik ve enflasyon gibi sorunlara karşı istikrarı artıran politikalar izler. Makroekonomik belirsizlikte yatırım yaparken Merkez Bankasının maliye ve para politikalarını takip edebilirsiniz. Örneğin daraltıcı para politikalarının izlendiği dönemlerde kredi maliyetleri yükseldiği için yatırımlarınıza ve ihtiyaçlarınıza yönelik finansman bulmakta zorlanabilirsiniz. Bu gibi dönemlerde mevcut varlıklarınızı korumalı, portföyünüzde tahvil gibi sabit getiri sağlayan yatırım enstrümanlarına yer vermelisiniz.
Makroekonomik göstergeler ile yatırım arasındaki ilişkiyi anladıktan sonra piyasadaki belirsizliklere karşı hazırlıklı olabilirsiniz. Rasyonel yatırımcılar, temel anlamda riski düşürüp getiriyi artırmayı amaçlar. Risk faktörleri arasında enflasyon, faiz, döviz kuru ve diğer makro iktisat verileri yer alır. Bu etkenleri fırsata dönüştürmek için izleyebileceğiniz yollar ise şunlardır:
Ayrıca makroekonomi ve yatırım arasındaki ilişkiyi daha doğru kurabilmek için mali okuryazarlığınızı da geliştirebilirsiniz. Zira makroekonomik yatırım süreçlerinde karşınıza pek çok teknik detay çıkar. Bu detayları anlamak ve portföyünüzü etkin yönetmek için finansal bilginizi artırmalısınız.
Portföy çeşitlendirmesi, risk düzeyine göre getirilerinizi maksimize etmenize yardımcı olur. Aşağıda belirsizliklere karşı korunmak için bir arada tercih edebileceğiniz yatırım araçlarını görebilirsiniz.
Öncelikle makroekonomik gösterge ve yatırım bağlantısını anlamalı, ardından bu ilişkinin gerektirdiği şartlara göre portföyünüzü zenginleştirmelisiniz. Örneğin ekonomik verilerin durağandan büyümeye geçtiği dönemlerde hisse senetleri ve tahviller gibi farklı risk getiri düzeylerine sahip varlıkları buluşturabilirsiniz. Bu sayede makro iktisadi veriler tahminlerin dışında ilerlediğinde zararınızı dengelersiniz.
Makroekonomik göstergeler, yatırım süreçlerinin genelini etkiler. Yani hem bireylerin hem de şirketlerin ve endüstrinin yatırım kararlarına yön verir. Bu nedenle sektörel analizler yapmalı ve ekonomik koşulların işletmelerin üzerindeki etkilerini belirlemelisiniz. Mesela yatırımları için gereken finansmanı borçlanarak sağlayan bir firma, faizlerin arttığı dönemlerde bu projelerini askıya alabilir. Buna bağlı olarak ilgili şirketin hisselerinin değeri düşebilir. Böyle dönemlerde makroekonomik analizler yapabilir ve işletmenin geleceğini somut verilerle ölçebilirsiniz.
Notlar:
*kârın gelire bölünmesiyle elde edilen oran
**ekonomiyle ilgili kararların verilme aşamasında baz alınan iktisadi büyüklükler
Yorum Yazın
Konuyla ilgili sormak ya da eklemek istedikleriniz için yorum bırakabilirsiniz.