Pandemi sonrası çıktığımız yeni normal düzlükte, gerek pandemi sonrasında yaşadığımız savaş süreci gerek artan enflasyon baskıları ile dünya ülkeleri ve ekonomileri hayatının en çetrefilli yollarında yaşam savaşı veriyor diyebiliriz.
O zaman anlayacaksınız ki, içerisinde olduğumuz durumu yaşamak kadar tasvir etmek de aynı oranda zor!
Malumunuz uzun süredir Merkez Bankaları başta olmak üzere ülkeler ve liderler enflasyonla mücadele ediyor. Son olarak ABD Hazine Bakanı Janet Yellen dahi enflasyon canavarını hafife aldığını ve enflasyon üzerinde uzun ve zorlu bir süreç sonrası etkili olabileceklerini söyledi. Bu cümleler doların yöneticilerinden birinin ağzından çıktı, dikkatinizi çekerim.
Yani Amerikalılar dahi ellerinden en büyük ve güçlü kamçıyı ne zaman ne şiddette kullanmaları gerektiğinden tam emin değil. Gelişmekte olan ülkelerin vay haline!
Yapılan araştırmalara göre enflasyon oranlarının normale dönmesi, daha doğru bir tasvirle,sağlıklı hale gelmesinin en önemli yolu tedarik zincirlerinden ve hizmet sektöründen geçiyor. Hizmet sektörü; çalışanların maaşları, istihdam oranları sakinleşmediği sürece enflasyon, ürünler üzerinden düşmüyor.
Hizmetler bir ürünün size gelene kadar pahalılanmasında neredeyse %88 rol oynuyor. Yani çalışanların aklındaki, “işimi bıraksam daha iyi şartlar bulurum, maaşlar aldı başını gidiyor” düşüncesi devam ettiği sürece enflasyonun istenilen rakamlara düşmesi mümkün değil.
Peki sizce bu düşünce tarzı yakın bir zamanda değişecek mi? Bence hepimizin cevabı aynı: Hayır!
Enflasyonun bir diğer önemli etkeni de tedarik zincirlerinde oluşan sıkıntılar. Bu sorunların başını da Çin çekiyor.
Çin hem emtiaların, hem de üretimin baskın isimlerinden. Zero Covid Politikası ise ülke dışına ürün ve hizmet ihracatına ciddi sıkıntılar getiriyor. Son birkaç gündür piyasaların açılması haberleriyle özellikle enerji emtiaları rahatlamıştı ki, hevesimiz kursağımızda kaldı. Şanghay’da 2 milyonluk yeni bir bölgede yeni pandemi önlemleri açıklandı.
FED’in 15 Haziran’da faizleri yarım puan arttıracağı bir toplantısı var. 1 Haziran itibariyle de bilanço daraltmasına resmen başladılar. Bu daralma gelişmekte olan piyasalardan ciddi para çıkışına neden olacağı gibi 2018’den bu yana sakin seyreden ve doların yükselişinin en büyük emaresi olarak görülen 10 yıllık tahvil faizlerini de 4 yılın ardından kritik eşik olan %3’ün üzerine itmeyi başardı. Üstelik daha işler yeni kızışıyor!
Peki tüm bu veriler neyi işaret ediyor? Büyük bir dönüşümü!
Önümüzdeki haftalarda şirketlerin %40’ında işten çıkarmaların başladığına, ellerinde kalan malları zararına indirimli olarak sattığına ve daralma ilanlarına tanıklık edeceğiz. Tarihte indirimli satışlar market zincirler tarafından başlatıldığında genelde piyasa daralma ve duraklamayı kabul etmiş ve kaderine razı olmuş anlamına gelir. 2022 de farksız olmayacak. Üstelik artan enflasyon ve daralan iş gücü ile yatırımcılar güvenli limanlara hucum edecekler.
Peki tüm bunlar yaşanırken Bitcoin ve türevleri ölecek mi? İşte geldik iyi haberlere. Ülkeler merkez bankalarının hükmünde devam ederken, küçük yatırımcılar ise teknoloji hisselerini takip etmeli.
Rusya - Ukrayna Savaşı devam ederken dünyanın en önemli gündemi enerji ve ardından da bu enerjinin tedariğinde kullanılacak alternatif para birimleri olacak. Bu da bizi Bitcoin ve arkadaşlarının yanına götürecek.
Devamı için bir sonraki yazımı takipte kalın!
Beste Uyanık'ın diğer yazılarını okumak için:
Yorum Yazın
Konuyla ilgili sormak ya da eklemek istedikleriniz için yorum bırakabilirsiniz.