Dış ticaret, ülkelere özgü kanunlar ve uluslararası geçerliliği olan yasalarla düzenlenir.
Damping, bir ürünün normal değerinin gerisinde bir fiyatla ihraç edilmesidir. Bahsi geçen değer, yurt dışına satılan malın ihracatçı ya da menşei ülkedeki tutarıdır. İhracatçı firma, ilgili ürünü sınırların ötesine iç piyasaya göre daha düşük bir fiyatla pazarlar. Burada önemli nokta, fiyatların genel anlamda değil; yurt içi pazarına kıyasla daha düşük olmasıdır. Yani şirketler, yüksek fiyatlarla ihracat gerçekleştirse de normal değerin görece gerisinde bir rakam belirlediği için istemeden damping yapabilir.
Uluslararası iktisat alanında incelenen damping, ekonomist Jacob Viner tarafından sınıflara ayrılmıştır. Viner’ın “Dumping: A Problem in International Trade” adlı kitabında bu kavramın tanımı, iktisadi etkileri ve türleri açıklanmıştır. Bu kaynağa göre damping, uluslararası piyasalardaki fiyat farklılaştırmalarıdır. Daha geniş bir tanımla ürünlerin rekabet avantajı ve sektörel liderlik gibi amaçlarla maliyetlerinin ya da iç pazar değerlerinin altında ihraç edilmesidir. Damping çeşitleri ise yıkıcı, sürekli ve münferit ya da geçici olmak üzere üçe ayrılır.
Yıkıcı damping, rakiplerin piyasadan çıkarılması ya da zarara uğratılması amacıyla ürünlerini maliyetinin altında bir fiyatla satmasıdır. Bu damping türünde firmalar, ilgili ürünün tek ihracatçısı hâline gelmek için fahiş fiyat indirimleri uygular. Aşırı düşük fiyat politikasıyla monopol, yani pazarın tamamına hâkim olmayı hedefler. Söz konusu şirketler, maliyetin altında rakamlarla dış ticaret yaptığı için kısa vadede zarar eder. Fakat uzun vadede monopol gücünü artırarak rakiplerinin piyasadan çekilmesini sağlayabilir, fiyatları yukarıya çekebilir ve kârını maksimuma çıkarabilir.
Sürekli damping, ihracatta fiyatların aralıksız olarak düşürülmesidir. Bu yöntemde monopolcü şirketler, dış satım faaliyetlerini daima yurt içi fiyatlarının altında gerçekleştirir. Ayrıca ayrı ülkelerdeki talep esnekliğine göre fiyat farklılaştırmaları yapar. Talep esnekliği, tüketicilerin ürüne olan bağımlılık düzeyini ifade eder. Örneğin düşük esneklik, ürünün fiyatları artsa da talep görmeye devam edeceğini gösterir. İhracatçı firma, bu durumun geçerli olduğu ülkelerde daha yüksek fiyatlarla satış yapabilir.
Bu noktada sürekli damping gerçekleştiren firmaların yararlandığı ölçek ekonomilerine ya da azalan maliyetlere ayrı bir parantez açalım. Ölçek ekonomileri, üretim miktarı arttıkça maliyetlerin gerilemesidir. Dış satımda devamlı indirim yapan şirketler, ürünlerini talep esnekliğinin yüksek olduğu ülkelerde maliyetlerine yakın fiyatlarda satarak sürümden kazanır. Böylelikle zamanla satışlarında ivme yakalayabilir ve bu pazarlara da daha yüksek fiyatlarla ihracat gerçekleştirebilir.
Münferit damping, dış satımda fiyatların bazı dönemlerde ve geçici olarak indirilmesidir. Bu yönteme genellikle stokların makul düzeyin üzerine çıkması, plansız üretim ve iç piyasadaki talebin aşırı düşmesi gibi durumlarda başvurulur. Örneğin ihracatçı firma, stok fazlalığından dolayı ortaya çıkan depolama masraflarını ve maddi kayıpları önlemek için ürünlerini dış pazara iç piyasa fiyatlarının altında satabilir. Stoklarını dengeledikten sonra fiyatlarını, yeniden yurt içi pazarındaki değerine çekebilir.
Firmalar, uluslararası pazardaki yoğun rekabet ortamında öne çıkmak için fiyat dampingi uygulayabilir. Bu doğrultuda rekabet avantaj sağlamak ve pazarda varlığını sürdürmek ya da güçlendirmek için fiyatları geçici olarak düşürebilir. Yatırım, büyüme ve bütçe yönetimi gibi süreçlerde önemli rol oynayan dampinge başvurulan diğer durumlar şunlardır:
Durgunluk dönemleri | Ekonomik durgunluk dönemlerinde talep seviyesi genellikle düşer. Şirketler, talebi artırmak veya müşterileri teşvik etmek amacıyla ihracat fiyatlarını düşürebilir. Bu sayede piyasanın durgun olduğu zamanlarda işletmenin gelirini korumak ya da artırmak mümkün hâle gelir. |
---|---|
Stok fazlası | Firmalar, elinde fazla stok bulunduğunda ve bunları hızla satmak istediğinde bu yönteme başvurabilir. |
Yeni pazarlara açılma | Firma, yeni bir pazarda yer edinmek istediğinde bu fiyatlandırma yöntemini kullanabilir. Ürünlerini düşük fiyatlarla satışa çıkararak pazara güçlü bir giriş yapabilir. |
Büyüme hedefleri | Yeni bir ürün ve hizmeti pazara tanıtmak için fiyat indirimleri kullanılabilir. Yeni bir ürünü tanıtmak ya da büyümeyi hızlandırmak için düşük başlangıç fiyatları sunmak, müşteri tabanını genişletmeye yardımcı olabilir. |
Damping, uzun vadede firmalar için bazı olumsuz sonuçları beraberinde getirir. Sürekli düşük fiyatlarla ürünler sunmak, kâr marjlarını azaltabilir ve zarara neden olabilir. Bu strateji; hukuki sorunlara, haksız rekabete, marka değerinin ve ürün kalitesinin zayıflamasına sebebiyet verebilir. Özetle, fiyat dampingi dikkatli değerlendirilmeli ve yönetilmelidir.
Fiyat dalgalanmalarına neden olan damping, ticaretin yasal zeminden ayrılmasına yol açar. Bu nedenle ülkeler, anti-damping yöntemleriyle bu süreçte ortaya çıkması muhtemel zararları ve hak kayıplarını önler. Örneğin dış ticareti kontrol altında tutmak adına iç piyasadan daha düşük fiyatlarla ihracat yapanlardan damping vergisi alır. Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT), bu konuya ilişkin ayrıntılara yer verir. Bu anlaşma kapsamında ithalat ve ihracat yapanlar, Dünya Ticaret Örgütü (WTÖ) tarafından belirlenen uluslararası şartlara tabidir. Türkiye’den dış alım ve satım yapmak için gereken koşullar ise Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan el kitabında yer alır.
Yorum Yazın
Konuyla ilgili sormak ya da eklemek istedikleriniz için yorum bırakabilirsiniz.