Enflasyon istikrarsızlığı ifade eder, özellikle fiyat belirleme konusunda zorlananlar enflasyonun getirdiği negatif etkiyi başkalarına yansıtamazlar.
İçindekiler
Enflasyon istikrarsızlığı ifade eder, özellikle fiyat belirleme konusunda zorlananlar enflasyonun getirdiği negatif etkiyi başkalarına yansıtamazlar. Dolayısıyla yükü bu kesimler çeker. Kamu ve özel sektör çalışanları, emekliler de bu grubun geniş üyelerini oluştururlar. Özellikle fiyat artışlarını başkalarına yansıtabilen küçük azınlık bu dağıtım mekanizmasından karlı çıkanlardır…
Aslında kısa vadeli de olsa enflasyondan yararlananlar bunlarla sınırlı değildir. Örneğin borçlular, özellikle sabit faizle borçlanmış olanların, reel olarak borçları enflasyon yükseldikçe yavaş yavaş silinir. Bir örnek verelim:
2021 başında aylık yüzde 1 faiz ile 10 yıl vadeli bir milyon TL borçlanıp ev alan bir vatandaş aylık yaklaşık 15 bin TL taksit ödeyecekti. Birçok kişinin maaşı bu bedelin altında olduğu için borçlanmaya cesaret bile edemedi. Diyelim ki maaşı 15 bin TL olan biri bu krediyi almış olsun. Maaşının yüzde 100’ü kadar taksit ödeyecek değil mi?
O zaman 15 bin TL maaş alan kişinin 2022 ortasında maaşı yaklaşık 30 bin TL’ye yükseldi. Ödeyeceği taksit maaşının yarısına geriledi. Diğer taraftan aldığı evin fiyatı da en az yüzde 150 artış gösterdi. Nerden bakarsanız bakın borçlu enflasyondan kazançlı çıktı…
Sadece gayrimenkul alanlar için değil otomobil alanlar için de bu kazanç geçerli…
Tabii ki bu operasyonu(!) yapanlar oldukça sınırlı sayıda kişi. Türkiye’de banka kredilerinin yaklaşık yüzde 55’i kurumsal firmalara ait. Yani Türkiye’de asıl borçlular büyük şirketler. Dolayısıyla enflasyondan kazançlı çıkanların çoğu büyükler…
Ancak bu kısa vadeli kısır bir bakış. Büyük şirketlerin borcu silinmesine siliniyor da geniş kesimlerin satın alma gücünün yüksek enflasyonla birlikte erimiş olması orta ve uzun vadede bu şirketlerin aleyhine. Neden mi?
Çünkü geniş kesimler iç talebin önemli bir unsuru. Bu kesimlerin talebi gittikçe yavaşlıyor. Bu da şirketler tarafından üretilen mal ve hizmet talebinin gerilemesine yol açıyor. “İhracat yeter” demeyin. Bakın Avrupa’nın durgunluğa girmesiyle dış talep de zayıflıyor. Dolayısıyla kısa vadede enflasyondan kazançlı çıktığını düşünenler orta ve uzun vadede kaybediyor.
Enflasyon mücadele ve kontrol gerektiren bir hastalık. Ancak toplumda bir başka illüzyon daha var: Gayrimenkulü, otomobili olan birçok kişi enflasyon ile şişmiş fiyatları bir kazanç olarak değerlendiriyor. Enflasyonla birlikte elindeki malın değeri arttıkça içten içten seviniyor. Kendisini “köşeyi dönmüş” gibi hissediyor. Oysa yüksek fiyattan evini arabasını satan bunu bir daha yerine koyamıyor. Çünkü gelirleri enflasyon altında ezilirken stok değerleri yükseliyor. Yani ev, arsa ve otomobil değeri artıyor. Elindekini satan biraz zaman geçtikten sonra üzerine ciddi bir bedel ödeyip aynısını geriye alabiliyor. Bu arada geliri eridiği için yerine koyma olanağını da kaybediyor…
Dolayısıyla enflasyonda kazandıklarını zannedenler kısa vadeli düşünüyor…
Sadi Uzunoğlu'na ait diğer içerikleri okumak için:
Yorum Yazın
Konuyla ilgili sormak ya da eklemek istedikleriniz için yorum bırakabilirsiniz.