Borç almak genelde korkulan bir durumu ifade eder.
İçindekiler
Borç almak genelde korkulan bir durumu ifade eder. Ancak çoğu zaman aslında tam tersidir. Özellikle enflasyon dönemlerinde sabit faizle borçlananlar kazanır. Enflasyon satın alma gücünü düşürür ancak borçluysanız ödediğiniz taksitin de güncel değerini düşürür.
O zaman hemen kredi alalım diyebilirsiniz. Ancak borç alacağınız parayı nerede kullandığınız çok önemlidir. Eğer aldığınız krediyi doğru yerde kullanırsanız kazanırsınız.
Örneğin bir işletme sahibi; nakit akışının bozulduğu, aldığı malların fiyatının ve maliyetlerin sürekli yükseldiği bir ortamda aldığı kredi ile kendi kullanımı için lüks bir yat almaya kalkarsa bunun akılcı bir yatırım olduğunu söylemek doğru değildir. Ancak işletme sahibi bu krediyi; nakit akışını düzenlemek, teknolojik bir yatırım ile maliyet kontrolü yapmak, işini geliştirmek gibi alanlarda kullanırsa doğru adım atmış olur. .
Başka basit bir örnek verelim. Örneğin yüklü kira ödeyen bir kişi uygun ortamda 10 yıllık bir kredi çekerek konut almış ise bu borçlanma kendisine varlık olarak geri dönecek demektir. Kısaca bu harcama aslında tasarruf olarak değerlendirilebilir. Çünkü tasarruf sadece gelirinizden para arttırmak değildir. Daha önceki birikimleriniz de tasarruf stoğunu oluşturur. Kredi alıp ev sahibi olan kişi on yıl sonra artık satın aldığı evin sahibi olacak ve kira ödemekten kurtulacaktır. Diğer taraftan enflasyon artışı nedeniyle evinin değeri de yükselecektir.
Yine aynı örnekten devam edersek şöyle bir savunma yapılabilir: “Ama faizler yüksek olduğunda borçlanmak doğru değildir. Faizler düşünce borçlanmalı” diyebilirsiniz. Bu yaklaşım doğru gibi görünebilir ama yaşananlar bunun tam tersini gösteriyor…
Faizlerin yüksek olduğu dönemlerde ev fiyatları daha düşük seyrederken, faizlerin düşüp kredi musluklarının açıldığı dönemlerde ev fiyatları da hızla yükselmeye başlıyor. Evet düşük faizden borçlanıyoruz ama alacağımız evin fiyatı almış başını gitmiş. Aslında faiz yüksek olduğunda düşük fiyattan ev alınıp faiz düştüğünde küçük bir ceza (örneğin kalan borcun %1’i) ödeyerek düşük faize geçiş yapabilir. Ödediğiniz ceza ile faizlerin düştüğü ortamda evin geldiği değeri karşılaştırın. Evinizin değeri genelde ödenen küçük cezadan daha fazla artış göstermiştir. Hele de enflasyonist ortamda…
Demek ki doğru borçlanma biriktirmenin de farklı bir yoludur. Yeter ki aldığımız krediyi doğru kanallarda kullanalım.
Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkün. Enflasyon, fiyatların sürekli yükselişini ifade eder. Hiç kuşkusuz her malda fiyat artışı aynı olmaz. Bazı malların fiyatları daha hızlı artabilir. Örneğin, Rusya-Ukrayna arasında yaşanan savaşın enerji fiyatlarına yansıması nedeniyle enerji fiyatları diğer mallara kıyasla daha hızlı artış gösterdi.
Bu yazıyı okuyanlar “hemen borçlanalım” diyeceklerdir. Enflasyonda tüm mal ve hizmetlerin fiyatları sürekli yükselecek, genelde “aman kaçırmayalım” sendromu başlayacak. Ancak işin diğer bir yüzünü kaçırmayalım…
Gelir düzeyi ve gelir akışının sürekliliği çok önemli. Tüm birikiminizi ortaya döküp üzerine bir de taşıt redisi çekip otomobil aldınız diyelim. Bu durumda kendinize sormanız gereken birkaç soru var:
Bu soruları kendinize sordunuz ve hepsi olumlu ise o zaman kredi ile aldığınız malı yok pahasına satmak zorunda kalmazsınız. Unutmayın, “her zaman alırken kazanmalıyım” diyen birçok yatırımcı sizin “kelepir” hale gelen malınızı bekliyor olacak.
Son söz: “Tasarruf, akıllı harcamak” demektir.
Sadi Uzunoğlu'na ait diğer yazıları okumak için;
Yorum Yazın
Konuyla ilgili sormak ya da eklemek istedikleriniz için yorum bırakabilirsiniz.